30 Ağustos 2013 Cuma

 
NEDEN HEP KÜLKEDİSİ NEDEN HEP PRENS?
                Bu konuda temel bir doğrum yok, sorguluyorum sadece? Bunu da birlikte yapalım istiyorum.. Kırmızı başlıklı kızı dinlerken kaçımız hain kurt olduğunu düşündü? Ya da külkedisinde ki  üvey anne? Kıskanç üvey kız kardeşler? Keloğlandaki kötü kalpli padişah? Prenses tarafından öpüldüğünde prense dönüşen kurbağa?
                Neden düşünelim ki diye soranları duyuyorum. Evet henüz küçüktük, o masallardaki güzel prenses, kahraman prens olmak iyi hissettiriyordu, içimizde bir yerlere dokunuyordu.. Ama sanki bir terslik varmış gibi, sanki hayatımız boyunca hep iyi olan, güçlü olan, güzel olan olmak zorundaymışız gibi..
Şimdiki  çocuklara bakıyorum, onlar kötü karakterleri de oynamaktan zevk alıyorlar. Hatta bazıları o kadar iyi oynuyor ki “iyi kahramanlar” bile bir süre sonra “kötü kahraman” olmak isteyebiliyor..
Çoğumuzun böyle bir bakış açısı olmadı küçükken, ya iyi çocuktuk ya da kötü. Okuldayken ya çalışkandık ya tembel. Orta almak? O da kötü olmanın başka bir adıydı. Bir hata yaptığımızda bunun içinde hiçbir doğru payı yoktu, komple yanlıştı. Bir doğru yaptığımızda da evin en muhteşem çocuğuyduk. Bu kadar net yaşatılınca bazı değerler sanırım iyi-kötü çocuk olmanın dışına çıkmayı istemedik hiç. Bir otorite vardı ve o bize ne olduğumuz söylüyordu biz de inanıyorduk. Bir de iyi çocuk olabilmek için dünyanın çabasını harcıyorduk. Kötüler ise zaten kötüydü, onlar için yapılacak bir şey yoktu, biz masallarda bile onlardan uzak duruyorduk..
Bu yüzden sadece iyi ya da sadece kötü olmadığımıza inanmak zamanımızı aldı biraz. Kendimize esnek olabilmek hayata hoşgörülü yaklaşabilmek içimizdeki kötü yönlerle de barışabilmek kabullenebilmek..
Hiç mi kendimizi biri gelip hayatımıza dokunduğunda değişecek bir kurbağa gibi hissetmedik ya da hiç mi sevdiklerimizi paylaşmak istemedik kötü kalpli padişah gibi. Ya o meşhur kötü kalpli kraliçe? Hiç aynaya baktığımızda en güzel en yakışıklı biz olmak istemedik?
İçimizde ki kötüyü görmekten korktuk ve hatta uzun zaman reddettik..
Şimdiki çocukların bu yönüne özeniyorum işte. Kötü de olabiliyor iyi de..  Önemli olan oyunu oynaması.  İçindeki kötü den korkmuyor , yargılamıyor. Belki hiçbir şeyin bu kadar keskin olmadığını her şeyin her an iyi ya da kötü olabileceğini önemli olanın yargılamak değil yaşamak olduğunu biliyor bir şekilde.. Kim bilir?
Daha az göster

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder