YARGILAR
Yargıladığımız her şeyin aslında kendimize söylediğimiz yalanlar
olduğunu bilsek acaba nasıl davranırız?
-
Ben zaten evlenmek istemiyorum, evlenenlerin
hepsi mutsuz
-
Beğenen böyle beğensin, ben kilolarımla mutluyum
-
Yalanı sevmem, seveni de sevmem
-
Kazandığım para bana yetiyor daha fazlasının
anlamı yok..
Gelin birlikte bakalım; bir kadın
düşünün, eğitimi, fiziği sizin kafanızda canlandırdığınız gibi olsun. Sizce bu
kadın evlenen herkesin mutsuz olduğunu düşündüğü için mi evlenmek istemez yoksa
ilişkilerinde başaramadığı bir şeyler olduğu için mi?
Kilolu kişiyi canlandırın
gözünüzde, istediği kıyafetleri alamıyor, aynaya baktığında mutsuz oluyor,
kendi kendini beğenmezken gerçekten kiloları ile mutlu mudur?
Yalanı sevmeyen biri neden bunu
belirtme ihtiyacı duyar? Gerçekten söylemek istediği acaba yalan söylediği
zamanlarda kendini sevmemesi olabilir mi?
Daha fazla anlamsız bulunan paranın
acaba başaramama korkusu ile bir ilgisi
var mıdır?
Sadece bir bakış açısı sunmak
istiyorum çünkü dışarıya bakıp rahatsız olduğumuz şeyler kendimiz ile olan
ilişkimizi düzeltmemiz için ciddi ipuçlarıdır aslında. Evet konuşurken
karşımızdakileri bunların doğru olduğuna ikna edebiliriz. Gerçekten
evlenmek istemediğimize, kilolarımızla
mutlu olduğumuza , yalanı ya da parayı sevmediğimize inandırabiliriz insanları
bu sorun değildir. Peki ya içimiz? İçimizde kendimize yeterince dürüst
olmadığımız zaman sizce ne olur? Neler olmaz ki?
Öncelikle kendimize yalan
söylemeye başlarız, aslında mutlu bir
evlilik ya da formda bir vücut istediğimizi, ara sıra yalan söylediğimizi ya da
parasız kalmaktan korktuğumuzu kendimize itiraf etmedikçe evli, vücudu güzel ve para kazanan insanlarla
sorun yaşamaya onları yargılamaya devam edeceğimiz bir gerçektir.
Kendimizi inkar bu kadar güçlü
olduğunda, içimizdeki ihtiyaçları bu kadar duymazdan geldiğimizde hayatı ciddi bir biçimde karşımıza alır ve mücadele
ederiz. Yani içimiz ve dışımız bir savaşa
girer ve bu savaş boyunca hem içimize
zarar veririz hem de dışımıza. Hastalıklar belirmeye başlar, kazalar ve
şansızlıklar yakamızı bırakmaz. Biz kendimizden
kaçtıkça içimizdeki bir şey bizi yakalamaya ve “Saçmalama, kendine yalan
söylemeyi bırak artık” demek için kovalamaya devam eder. Kaygılar, endişeler
artar.
Çok basit bir şey ile başlamıştır
her şey oysa, küçücük bir yargı küçücük bir yalan.
Elbette dışımızı görüp yargılamak
her zaman daha kolaydır ama bir düşünün gerçekten dışarıda görüp yargıladığınızın
kendiniz olduğunu bilseniz bu kadar kolay olur mu eksik bulmak, beğenmemek?
Sadece bunu fark edebilmemiz bile
hayatımızda çok şey değiştirecek emin olun. Şimdi başlayın kendinizi yakalamaya
ve sormaya. Bir an durun ve deyin ki “Acaba ben bunu neden yargılıyorum”.
Verdiğiniz cevaplar en güzel aynanız olacak ..
Yargılamayı ve kendimizi
kandırmayı bıraktığımız anda enerjimizi kendimize harcama fırsatımız olacak ve isteklerimizi hayatımıza birer birer
gerçekleştirmeye başlayacağız. Kim ne yapmış ne etmiş ile ilgilenmeyi bırakıp”
ben ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum” la ilgilenmeye başlayacağız. Başka hayatlar
o kadar önemli olmayacak artık çünkü bizim önümüzde kendi hayatımız olacak,
bakacağımız şey kendi mutluluğumuz ya da mutsuzluğumuz olacak. Dışarıda gezinmeyi
bırakıp içimize döndüğümüzde kendi gerçeğimizle karşılaşma, kendimizi görme
fırsatımız olacak.
Kısaca başkalarını yargılamayı
bıraktığımızda kendimize yalan söylemek
ve olanı biteni kontrol etmek gibi büyük
bir yükten kurtulacağız. Değmez mi?
Yargısız günler..